Söyleşiler

Faruk Çağla:
İnsanımızdan umutluyum,
çünkü sanatçımızdan umutluyum

16 Aralık 1983.

SÖYLEŞİ / Somut Dergisi
Röportaj: SEMRA DOBRUCALI

 

- Çizmek bir eylem şekli, yani bir yöntem. Yön­teminin yaşamın üzerindeki etkisini açıklar mısın?
- Sanat eğitimi ile ilgili bir okuldan mezun olmuş her insan okul öncesi yaşlarda sanatla ilgilen­miştir. Benim çizgi ile tanışmam da böyle ol­du. Babam eve getirdiği beyaz kağıtlar üzerine resim yapardı, ben de ona özenerek çizdiklerine benzetmeye çalışırdım. Böylece atın kulakları kısa, zürafanın boynunun çok uzun olduğunu çizerek öğrendim. Dünyayı çizerek kavrıyor­dum yani. Sonra okul yılları geldi. Zararlı dediğimiz çizgi romanların çizgilerine öykünerek bozuk da olsa, insan anatomisini bu kitaplar­da tanıdım. Sonra Güzel Sanatlar Fakültesi'ndeki eğitim girdi yaşamıma. Bu kez grafik sa­natlarla tanıştım. Disiplin denilen olayın insan yaşamında olduğu kadar "Sanat"ta da önemli olduğunu kavradım.

Devamını oku...

THA (Türk Haberler Ajansı) Kültür Sanat Bülteni, Ağustos 1982

SANATÇILARLA KONUŞMALAR

GRAFİK VE KARİKATÜR SANATÇISI FARUK ÇAĞLA:

-Taksim Sanat Galerisinde 27 Ağustos 1982 cuma günü açacağınız sergi­nin belirli bir konuyu mu, yoksa geniş, açılı bir çalışmanızı mı kapsı­yor? Bu konuda bizi aydınlatır mısınız?

-Taksim Sanat Galerisinde açacağım özgün grafik resim sergisi   "sevgi­yi" konu alıyor ve adı da  "Sevgiyi Resmeyledik". Mutluluğun resmini Abidin Dino yaptı mı bilmiyorum ama ben sevgi üzerine yirmi tane resim yaptım. Bakalım becerebilmiş miyim? Ona izleyiciler karar verecek.

 

Ben her sergide bir konu üzerinde yoğunlaşmayı daha yararlı ve zor bir iş olarak görüyorum.  Ve bence güzel olan şeyler bu zorluktan geli­yor. Düşünün bir kez, konu aynı, bu konunun çevresinde dönerek, içine girerek onu iyice irdeliyorsunuz ve konu ya da o sergi sizin için "doktora tezi" gibi bir şey oluyor.

Devamını oku...

JAPONYA'DAKİ KARİKATÜR YARIŞMASINDA ÖDÜL ALAN GÜRBÜZ D. EKŞİOĞLU VE ERCAN AKYOL İLE SÖYLEŞİ


Faruk Çağla

(Sanat Edebiyat'81 Dergisi- Sayı: 13, Sayfa : 51 Haziran 1982)

F.  Ç. - Gürbüz ve Ercan, kazanmış ol­duğunuz bu başarıdan ötürü önce sizleri kut­lamak istiyorum. Sorulara başlamadan önce, özgeçmişinizden söz edebilir misiniz?

G.  D. E. - 1954 yılında Ordu'nun Mesu­diye ilçesinde doğmuşum.
İlk ve orta öğreni­mimi Ordu'da tamamladım. 1973 yılında Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar  Yüksek Okulu'nu ve Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'ni kazanamayınca 2 yıl  Vatan   Mühendislik Yüksek Okulu'nda  okudum.   1975 yılında  D.T.G.S.Y. Okulu'nun   «grafik  sanatlar   bölümü»ne   gir­dim, 1979 yılında okulu  bitirdim.  Bir yıl, bir reklam  ajansında  grafikerlik   yaptım.  Halen aynı okulun   «Temel  Sanat   Eğitimi  Grubu» asistanıyım. Evliyim ve bir oğlum var.

F. Ç. - Ercan, çok klasik bir soruyla baş­ladık ama, sen ne diyeceksin özgeçmişin hakkında. 

 

E. A. - Önce bizi kutladığın için teşek­kür ederim. Ben 1953'de doğmuşum. Küçük yaşlarda

Devamını oku...

KARİKATÜR SANATI VE JAPONYA'DAKİ KARİKATÜR YARIŞMASI ÜSTÜNE

FARUK ÇAĞLA

Karikatür sanatı, sanayileşmiş toplumlar­daki insanların günlük yoğun uğraşları sıra­sında bakıp da göremedikleri, geniş bir kar­maşa boyutunun içinde saklı olan bazı ipuçlarını insanların gözlerine yansıtan bir büyü­teç gibidir.

Artık yaşam o denli çok yönlü olmuştur ki, insan denilen çok boyutlu varlık, yalnızca kendini ve işini düşünen tek boyutlu bir var­lığa dönüşmüştür. Deyim yerindeyse, kendi­sine ve doğaya karşı yabancılaşmıştır.

İşte, karikatür sanatı da toplumsal doğum sancılarının çekildiği, yeni düşüncelerin, yeni devinimlerin başladığı bir dönemde, 19. yüz­yılda ortaya çıkmıştır.

Başlangıçta, sanayinin gelişmesiyle, sa­natçılar yeni beliren kentsoylu sınıfının istem­lerini yansıtan, onların duygularına seslenen impressionisme (izlenimcilik) ile işe başladı­lar. Tuvallerinde yapay bir süzme ışık kullanarak, doğayı, insanları ve tüm varlıkları bu saydam
perdenin sessiz, mutlu ve dingin gö­rünümü altında resmettiler. 

Sonra, yeni oluşumlar, yeni gerçekler ya­şandı. Sanayileşme mutlulukla birlikte karşı­tını da

Devamını oku...

FARUK ÇAĞLA

 

SÖYLEŞİ / Merhaba Dergisi 1986 Almanya

SANATÇI DÜNYA'YA SÖYLEYECEK SÖZÜ OLAN İNSANDIR


Merhaba: Klasik bir soruyla başlıyoruz, ama okurlarımızın tanıması açısından kısaca özgeçmişinizden söz eder misiniz?

Çağla: 1957 yılında İstanbul'da doğdum. Küçük yaşlarda resim yapmaya başladım. Beni resim yapmaya evrak memuru o­lan babam yöneltti diyebilirim. Evimizde bol kalem, kağıt bulunurdu. Babam bana oyun olsun diye çeşitli hayvanların resim­lerini çizerdi. Ben de onların aynısını taklit etmeye uğraşır­dım. İlk ve ortaokul yıllarımda ise çizgi romanları taklit et­tim hep... Sonra canlı varlık­ları ve doğayı taklit etmeye başladım. Böylece bileğim ve gözüm resim yapmaya alışmıştı. Ama düşüncem ve vermek istediğim mesaj eksik kalıyordu.1975-1980 yılları arasında Gü­zel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölümünü bitirdiğim zaman her varlığın resmini yapabilecek düzeye gelmiştim. Kısacası, al­dığım grafik eğitimi ve kültürü bana resimsel değerlerin hepsi­ni nerede ve nasıl kullanacağı­mı ve bunları kullanarak en iyi mesajı en vurucu şekilde nasıl vereceğimi öğretmişti.1980 yılından itibaren

Devamını oku...